Köylerimize ait, gelenek ve adetlerimiz:
Kategori: Ürgüp-Örf ve Adetlerimiz
Köylerimizin Sözlüğü

ABARİ : Hayret ifade eden bir ünlem
ABOVV-ABU : Hayret ifade eden bir ünlem
ALAF GİBİ : Ateş gibi yakıcı anlamında.
ALENGİLLİ : Tutarsız, dengesiz
ALICININ DİBİ : Serzeniş için söylenir.
ASUVATA : Alış-veriş
AŞKARSIZ: Yüzsüz, yırtık
AYYAR : Tembel, iş tutmayan
BARİİİ : Hayret anlamında bir ünlem
BASDA : Seyyar satıcı sergisi
BASDIRIK : Avlu kapılarının emniyet mandalı
BESBELLİ : Apaçık
BİDENE : Bir tane, tek
BİCİK : Buzağıya verilen ad
Bİ-GOŞAM : İki el dolusu, avuç
BİLİK : Yapda kızartılmış hamur işi (Simide benzer.)
BILDIR : Geçen sene BODUÇ :Testinin küçüğü, toprak su kabı
BOYDAK : Tek başına, yalnız başına
BÜNGÜLDEMEK : Kaynamak
CARI : Çabuk hızlı iş yapan,
CAVLAH : Pek fakir, çıplak,
CEREK : Ceviz indirme sopası,
CICIK : Süs , (Barii peg iyiymiş cıcıklı.Tevatir!)
CIDIRINA BASMAK : Dalına basmak, sinirlendirme,
CIFIT : Güvenilmez, tutarsız,
CINCIK : Cam eşya için söylenir.
CINGIL : Küçük üzüm salkımı,
CIĞIŞLAMA : Kaynama,
CIRINDIRLIK : Etin en üst kısmındaki köpüklü kısmı, (Cırıncıtlık da deniyor).
CİCİM : Güzelim anlamında bir hitap,
CİNARABASI : Bisiklet,
CİNATINA BİNDİRME : Sinirlendirme, kızdırma,
CİP : Cep,
CUĞUP GİTMEK : Uyuklamak, (Her akşam TV seyrederken annemin yaptığı.)
CORUTMAK : Küsüp gitmek,
CAVCAV : Çok ve gereksiz konuşan, geveze.
ÇAPIT : Bez parçası,
ÇAVMAK : Güneşin bir an için bir yere vurup yansıması,
ÇAĞ : Banyodan su boşaltma deliği,
ÇEBİŞ: Oğlaktan büyük olan keçi yavrusu,
ÇEMKİRMEK : Karşılık vermek,
ÇEDİK : Çocuk ayakkabısı ,
ÇİNEER : İri gözlü kalbur
DALINA BİNMEK : Bir kimseye bir şey yaptırmak için onu sürekli sıkıştırmak,
DAYLININ DİBİ : Daha ne istiyorsun yeter artık
DEPİK ATMAK :Tekme atmak,
DEPLEK : Darbuka,
DESTİ : Topraktan yapılma ağzı dar kulpku su kabı,
DEVLAMER : Ayçiçeği, Günebakan
DE-Mİ : Değil mi?
DİMİ: Şalvar (Daha çok Nevşehir’de kullanılıyor.)
DİLMEÇLİ : İşlemeli yerel bayan giysisi,
DİVİNMEK : Kıpırdanmak, hareketlenmek
DİNELMEK : Ayakta durmak, (En son Almanya’da yaşayan ufak yeğenim kullandığında çok gülmüştüm. Ne yapıyorsun Alican? "Dineliyom")
DIMIŞGI : Düzgün, onat,
DIRIL : İnce pamuklu kumaş,
DIRLANMA : Lüzumsuz konuşma, sus konuşma!
DIZDIĞININ DIZDIĞI : Akrabanın uzağına denir.(Dış kapının tokmağı)
DIZIHMAK : Dizlerinin üzerine çökmek,
DOLAZ : Haşlanmış patates ile pekmez karışımı bir tatlı yiyecek,(Kandillerde annem pişiriyor.)
DORUTMAK : Yeni gelinlerin somurtması gibi durmak, suskunluk,
DÖLEK : Düz engebesiz arazi için kullanılan söz.(Aynı zamanda uslu dur anlamında Dölek dur! denir.)
EĞDİ : Sebze ve otların diplerini çapalamaya yarayan ağaç saplı kısa küçük çapa,
EĞİŞ : Tandır ateşini karıştırmaya yarayan demir alet, demir çubuk,
ELCEK : Eldiven, Tırpanın el ile tutulan yeri,
ENGÜRÜ : Topraktan yapılma güveç tenceresi,
ENNUR : Üzüm kütüğü üzerindeki fazla görülen filizlere, sürgünlere verilen ad.
ESAHTAN : Doğru, sahiden
EYALİM : Arkadaşım, aşık olunan hanım.
EYOV : Kadının erkeğine seslenişi, bir çağrı ünlemi
FERFENE : Bir eğlence türü,
FİLKE : Musluk,
FİLKETE : Toka, saç tokası,
FOS : İçi boş ceviz vs. için söylenir.
FİRİK : İkinci hanım,kuma,gelin
FİRTİK : Kullanıp küçülen sabun parçası
GADAŞIM : Kardeşim, arkadaşım,
GALE : Düğünün, son gününe rastlayan cuma günleri kadınların def çalıp oynayarak eğlenmeleri adeti. (Gale de Gayalar adlı oyunu oynarmış eskiden büyüklerimiz.)
GAMGA : Balta ile kırılan odunun artıkları, (Gamgaynan gaşınıyoh diye de bir tabir vardır.fakirliği yokluğu anlatan bir tabir.)
GARDAHLI : Pürüzlü, (Genellikle halı yere serilip de düzgün olmadığında kullanılan bir tabir.)
GITIR : Yalan, (Gıtır atma! diye söylenir.)
GOĞŞAK : Yumuşak,
GOP: Koş,
GÜRK : Yumurta üzerinde yatan tavuğa verilen isim,
GUŞANE : Büyük tencere,
GÜCÜN : Zorlukla
HALBERİ : Bir türlü,
HALDIR-HULDUR : Gelişigüzel giyinme- Çok bol elbise,
HAMIRSIZ : Mayalandırılmamış hamurdan yapılan bir tür ekmek
HARAR : Saman taşınmak için yapılan çok uzun ve geniş çuval,
HARDALAŞMAK : Boğuşmak,
HAZAAR : Öyle ya anlamında bir ünlem.
HECİRGET : Tandır ağzına üzerine konulan çapraz demir.
HELİK : Küçük taş parçası
HELKE : Bakırdan yapılmış kulplu ve kapaklı özellikle yoğurt tutturmada kullanılan kap.
HERENİ : Bakır kazanın küçüğü,
HEZEN : Tavan örtmesi için kullanılan ağaçlar-tomruğun incesi,
HINAZA : İçten pazarlıklı,
HOMGUMA, HANGIRDAMA: Yersiz gülme
HOMAHA : Etli kemik parçası,
HORANTA : Aile efradı,
HOTLAMAK : Atlamak
HÖBÜLÜK: Ortalıkda duran şeyler için kullanılıyor.( Mesela ortda sap gibi kalan bir direk için.)
IBRIH : İbrikli topraktam yapılmış su kabı,
ICCAH : Sıcak,
ICIH : Az, biraz,
ILINGAÇ : Salıncak
İDİŞMEK : Karşılıklı çekişmek,
İLENGER : Yayvan bakır yemek kabı,
İLLİK : Sahura kalkmak,
İRİŞMİYESİCE : Büyümeden öl anlamında beddua.
İPDA : Öncelikle,
İŞGİL : Sucuk,
İŞŞİK : Eşik
KALIÇ : Orağın küçüğü, ekin biçmede kullanılır.
KEF : Köpük,tortu,
KERTİKLİ : Kenarları girintili çıkıntılı bakır sahan, tabak,
KEPENEK : Eski dükkanlarda kapamayı sağlayan tahta ya da saç kapaklar,
KEPİR : Çorak toprak,
KESGİÇ : Tandırda pişirilen peksimet türü ekmek,
KIRI : Eşek sıpasına verilen ad.
KOLLÜK : Bakımsız bağ,bahçe,
KOSSÜ : Köstebek,
KÖFDÜR : Pekmez ve un karışımı kurutularak kışın özellikle yatsılık olarak yenen tatlı, (Olsa da yesek)
KÜNDE : Hergün,
KÜLLE : Tandırın hava deliği,
KÜLLÜK : Çöplük,
KÜRTÜK : Kar yığını
KÜPECİK : Çömlek ile küp arası büyüklükte küplere verilen ad.
KÜSSÜK : Avlu kapılarının emniyeti için kullanılan kalın ağaç dayatma (Anneannem iri yarı insanlar içinde bu tabiri kullanıyor. Küssük gibi..!)
LAPÇIN : Lastik ayakkabı içine giyilen bir tür mest
LIHLIHA : Kulpsuz topraktan yapılan sürahi, su kabı
MAŞRAFA : Bakırdan yapılan evlerde ve çeşmelerde su içmek için kullanılan su kabı,
MAYA : Merkebin dişisine verilen ad.
MELEFE : Yorgan içi,
METAMELİ : Aksi kişi,
MIH : Çivi,
MIRIH : Sulu-cıvık çamur
MÖHKEM : İhatalı, sağlam,
MÜZÜMSÜZ: Ne konuştuğunu bilmez
NALBEKİ : Bakır yumurta tabağı,
NALİN : Takunya,
NAVRAKSIZ : Suratsız,
NEDEK : Ne yapalım,
NÖORUYON : Ne yapıyorsun? Hal hatır sormak için kullanılır.
OMURCA : Üzüm kütüğü,
OTE GİT : İleri git.
OSBAR : Tandırda yemek pişirmek için kullanılan toprak kap (Anneannemin osbarda pişirdiği çorbanın tadına doyum olmaz.Bambaşka bir lezzettir o tarfi mümkün olmayan…)
ÖRÜZGAR : Rüzgar,(Babannem bunu çok kullanırdı "Booön sooook örüzgar esiyo bahsaane "derdi hep.)
ÖTÖĞON : Geçen gün
PELVER : Pekmez ile kaynatılarak yapılan ayva marmelatı (Buna pöörente de denir.)
PİSİK : Kedi,kedi yavrusu,
PİŞGİR : El dokuması havlu
PÖÇ : Kuyruk sokumu kemiği,
PÖRSÜMÜŞ : Gevşeyip sarkmış.
PERAVU : Peynirli bir mantı çeşidi (Üçgen şeklinden dolayı şibikli mantı da deniyor.)
SAHU : Ceket ( Sahu ne demek? Akraba, eş, dost muhabbetlerinde babamın sıklıkla sorduğu bir sorudur bu.)
SAĞAN : Küçük tabak
SAKÇA : Saksağan (Beğenilmeyen şeyler için kullanılıyor Kötü Sahça! deniliyor.Çelimsiz gibi bir anlamı var.)
SIDALANMA : İnsanların özellikle de çocukların hastalandıklarında sürekli nazlanmaları hali.
SİFTİNMEK : Oyalanmak,
SİĞSANA : Çeyiz,
SOFA: Kayadan oyma oda
SOHU: Bulgur dövülen içi oyuk büyük taş
SÜMSÜK : Beceriksiz
SÜ-SÜN : Ense,
SÜMDÜK : Pisboğaz, yüzsüz
ŞEMŞAMER :Ayçiçeği,
ŞALDIR-ŞULDUR : Gelişigüzel
ŞATIR : İvedi, şikayrtçi,
ŞALAK : Karpuzun olmamışı, küçüğü,
ŞELEK: Ot ya da yakacak detesi,
ŞEVŞİRİ : Eğri, çarpık,
ŞİBİK : Köşe,
ŞİKLETSİZ : Suratsız,
ŞİLLEZ : Toprak karılarak elde edilen ve taş duvar örmede kullanılan harç.
TAFANA : Ekmek pişirilen tandırın bulunduğu yer, kiler
TAPIKLAMAK : Tıpışlamak, çocuğun arkasına hafif hafif vurarak uyutmaya çalışmak, uyuklamak
TENTENE : Dantel, oya
TEZİKMEK : Koşturmak
TEVATİR : Fevkalade, Beğenilen şeyler için kullanılır.
Tİ-RAZ : Güvercinliklere çıkılan kaya merdiven
TİRİT : Kızartılmış ekmeği et suyuyla haşlayarak yapılan yemek
TOL : İki ev arasındaki sınırı belirleyen yüksek duvar.
TONGELLEMEK : Yuvarlanmak
TOSBAĞA : Kaplumbağa
TULUK:İçine pekmez,peynir,yağ konulan ya da yayık olarak kullanılan özel taş
TUTURUK : Ateş tutuşturucu, ot türünden yakacak.
ÜZLÜK : Topraktan yapılma, küçük kulpsuz çömlek
VAŞIÇANAĞI : Topraktan yapılma salça yapımında kullanılan yayvan kap.
VO-O : Öyle olur mu? anlamında bir ünlem.
VIRT-ZIRT (VIH VIH) : Lüzumsuz gereksiz konuşma.
VIRIH : Cıvık
VİRA VİRA : Habire, sürekli, durmadan
VITTIRI-VIZIH : Tutarsız
YAĞNIŞ : Hatalı, yanlış,
YAĞLAMA : Yağ şeker ve yumurta konularak yapılan özel pide,
YAĞANNI : Sırt (Benimde yağannım ağrıdı şimdi.)
YAĞLIK : Küçük bebelerin salyalarının silinmesi için omuzlarına iğnelenen mendil
YANAZ : Aksi
YATSILIK : Özellikle uzun kış gecelerinde yatsıdan sonra misafirlere ikram edilen kuru yiyeceklerin genel adı. (Geberyatlık)
YÜKSÜNMEK : İsteksiz olmak.
YALIMSAK: Çok gezene derler. Yalımsak gibi geziyor.
ZABIN : Zayıf
ZAYBAK : Dayanıksız,
ZILLIMAK : Oyunbozanlık etmek, mızıkçılık,
ZINGIR-ZINGIR : Yerleri titreterek yürüme
ZIRT-VIRT : İkide birde
ZİKKE : Hayvan bağlamaya yarayan demir kazık,
ZAVAR :Hayvan yemi.
ABOVV-ABU : Hayret ifade eden bir ünlem
Amooov de deniliyor
DE-Mİ : Değil mi?
dI-mi disekte olur mu?
OTE GİT : İleri git.
-Gacil- da denilmiyor mu?
PERAVU : Peynirli bir mantı çeşidi (Üçgen şeklinden dolayı şibikli mantı da deniyor.)
Adini bilmiyordum ama yemesini cok severim
DOLAZ : Haşlanmış patates ile pekmez karışımı bir tatlı yiyecek
Bazen haşlanmiş patates yerine un katiyorlar icine.
KÖFDÜR : Pekmez ve un karışımı kurutularak kışın özellikle yatsılık olarak yenen tatlı,
Karain Köyüne ait bazı deyis kelime ve deyimler:
aga:baba
aba:anne
kuccüağa:emmi
yumuş tutmak
sadrazam sucuğu
mezer: lokum bisküvi kıstırma
tanna
ambara galhtınmı
tanna koftür aldınmı
banada virinmi
virmem
gel alaca gurt şu oglanı yut
tannaaşı
muşmula
tellik
guve olmak
guve donanmak
sedirgeli
guynu
yalangı
navruz
oglan mısın gız mısın
adevede buz musun
gız doğdu ben bunu yirim
oglan doğdu bunuda yirim
(yamyam değiliz canım navruzun cücügünü yiyoruz <!– s:) –><img src="{SMILIES_PATH}/icon_smile.gif" alt=":)" title="Smile" /><!– s:) –> )
tırıl
hayat
yuklük
kapıtı selavat
gossü
sıçan
hoşkişi gecmek
gılıbık
pıtıraklı
gara cingan
tömbellek
topaktaş
tomballak
cücük
cücüklü:arpacık
bildir
bilik
keskiç
puhale
digren
eğdi
tatlık
melefe
kullük
gayıddamı
cardak
saçmalık
oluk
yalak
havt
dibek
dibek gibi durmak
danalık
gavır
galtak
pahır
pahraç
artarsa safure yer
mantıcı hasan aga
çokelik
yımırta
fol yok yımırta yok
cüllük
çelik çomak
ağız bılamak
kelek
tohumluk
irmeni
gışevi
sufa
samanlık
yoncalık
katır döndürmek
kermen eğirmek
davşan
gorpe
guş
pontul
soğugguyu
isgarpin
kustü
urgan
tormuk
omuca
ilegence
ağ baba bombom
sakalına gondum
Ürgüp’ten Diyaloglar
ÜRGÜP’TEN DİYALOGLAR
Ne iş yaptıkları sorulan bir Ürgüplü kadının anlatımından:
İşde no-ğorecek muhanet üçün çalışıyoh. O lum var yirmiki yaşında, asgerden daha yini ğeldi. Soğna işde everdik olanı gayın.
Ürgubümüzün adeti böyle işde, böyle gonuşullar. Şu mermini getirsen ne, ben çığırim de gelim balım.
Gonşunun da bi gonşuluh, hayrı galdı ya bahsane.
Adetimiz kötü ya huy orenmissik gayı. Yimenimizi evşiriyoh gayı.
Gelinim işde gurban bayramından bi hafta evvel öldü bıldır. Beş aylıh galdı biri çocunun, bi buçuğ yaşında da biri galdı. Barsah duğumnenmiş ondan öldü.
Kaymak yapımının anlatımı:
Gaymah nasıl yapılır? Sü dü bişi rin şöyle tandırı hafif yahan, ileğeni gon, ileğenin üsdüne sü dü doken. Dokdünnü de şöyle ıcıh durun, beş tagga durun şöyle kenarını pıçanan sıyırın, öyle öyle dirkene orda gayı öyleneden durur, orda gayı iice gaymah dutar. Südü sapsarı galır. O zaman gayı ohlayı bilirsiniz tabi hamır açılan ohlayı. Ohlayı şöyle ona daharıh getirrik tahdaın üsdüne yatırrıh orda gayı yuha dürer gibi şöyle, börek yapar gibi dürülecek. Sona işde gayrı yiller, bi ilazım ossa bi yannara götürüller. Südü de dirim, yaalı südler dirim pinir çalallardı. Pinirde dirim şindi dirim, gazana çalar ıdıh, südü dokerik ocaan üsdü yağut tandırın üsdüne goruh, şöyle bannanı yahar yahmaz süt şöle şiyittinnide bannanı yahlaşdırıh yahar yahmaz oldu mı dı mayası olur mayasını çalarıh; üsdünü örterik orda o hırpadan dutar. Sona pıçaanan böyle döt köşe cızarıh bi de gaynadırıh, gaynattınnı yüzüne suyu geliverir toplarıh gayrı…
Gelinlik çağdaki bir kızın söyledikleri:
Onsekiz ondokuz yaşındayım. Gişim asgere gitti. Dunürlükte de herkes gonlüne gore söyler. Daha gucü yiten kupesini alır. Gıs tarafları da gayı işde herbi dahımını virir. Garyula her bişilerini virir,ilazımını herşesini düzer. Bana altı tene altın aldılar. Onun bi güççü var da, bi de böyü var. Gay ben ne diimki daa. Bilmiyoh başga bişi. Oteller bağa-gettiler biz başka iş gormek. Niye bana bek çatıyola bunnar? Fadime nine ben utanıyon gayrın…
Nasıl evlendiğini anlatan bir gelin kızın konuşması:
Halam geldi isdedi, iki üç gişinen geldiler isdediler, babam annem de virdi, Soğna duğunüm itdiler. Duğün olmadı. Yoh geçmedim yalınız vallıh var, yohluh var; Zengin duğün ider olmayan duğün itmez. Üşdene şöyle gırhlıh altın yaptırdılar. E bu şimdiki gibi deel a şöyle şöyle altınnar…
Köyde nasıl çalıştıklarını anlatan bir kadının konuşması:
Biz oturdumuz yirde yiyemek. Gopmayınca olmuyor. Aş galırıh öyle yapmasah. Çocuhlar gucamda, çocuhları alıp gotürrük oria ısıcaan annına, atarıh öyle böyüller, bazan da eşşeeen palanına yatırrıh üsdüne bi kolgeliğ atarıh uşahlar orda yatır, biz çalışırıh. Go bizim komüz kepaze, bizim memlekatımız çoh kepaze çoh….
Kaynak; Ürgüplüler Derneği Yayını